Bağımsız Sağlık-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktar, son dönemde siyanür ile yapılan toplu intihar vakalarının asla kabul edilemeyeceğini belirterek, “Bir babanın çocuklarını ve eşini öldürmesi ve sonrasında da intihar etmesi cinayetten başka bir şey değildir. Ancak burada hükümetin yaptıkları ise bu tür bunalımlar yaşayan insanları intihara itmekten başka bir şeye yaramamaktadır. Siyanür satışını engellemeye çalışarak bu tür olayların önüne geçileceğini düşünmek ya ahmaklık ya da intiharların altında yatan gerçekleri ört bas etmeye çalışmaktır. Ülkede büyük bir kriz yaşandığını, gençlerin işsizlikle kıvrandığını, ailelerin borç batağında olduğunu, yüzbinlerce insanın yiyecek ekmek bulamadığı gerçeğini ne zaman göreceksiniz artık” dedi.

Bağımsız Sağlık-Sen Başkanı Bayraktar, son dönemde siyanür ile gerçekleşen intihar vakaları ile 3 ailenin yok olduğuna dikkat çekerek, “Bu yaşanılanlar ülkenin toplumsal bir cinnetin eşiğinde olduğunu göstermektedir. Ancak hükümet burada yine daha önce de pek çok defalar yaptığı gibi yaşanılanları başka yerlere çekerek altında yatan gerçekleri ört bas etmeye çalışmaktadır. Hükümetin ve yanlı basının yaptığı tek şey siyanür satışını engellemeye çalışmak, bu kimyasalın edinimini zorlaştırmaktır. Şaka gibi bu olay karşısında insanın yalnızca sinirleri bozuluyor. İntihar etmeyi ve ailesini de kendisi ile birlikte öldürmeyi kafasına koyan bir insanın intihar edeceği tek malzeme siyanür müdür? O zaman her şeyi yasaklamalısınız. Çünkü birçok madde istenildiğinde insana zarar veren hale dönüşebilir” dedi.  

ALTINDA YATAN NEDENLER ARAŞTIRILMALI

Bayraktar, Sağlık Bakanlığı yetkililerinin son dönemde yaptıkları açıklamalarda Türkiye’de son 6 yılda 8 milyon kişinin antidepresan ilaç kullandığının tespit edildiğini, yine bu dönemde psikolojik rahatsızlık nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvuranların sayısının da 3 kat arttığını ifade ettiklerini hatırlattı. Alkol ve uyuşturucu kullanımının da yayınlanan istatistiklere bakıldığında toplumda hiç olmadığı kadar arttığını gösterdiğine vurgu yapan Bayraktar, “Toplumumuz uzun süredir bir bunalıma sürüklendiğinin işaretlerini zaten veriyordu. Ancak bu son yaşanılan olaylar artık bunalımın cinnet boyutuna vardığını göstermektedir. Hükümet ise burada ölümlerin hangi kimyasal ile gerçekleştiğinden ziyade altında yatan nedenlere odaklanmalıdır. Hala her olaydan sonra yaşanılanların sanki ekonomik buhranla hiçbir ilgisi yokmuş gibi davranmaya çalışması, gelmesi olası intiharlara ve yok oluşlara zemin hazırlamaktan başka bir işe yaramayacaktır” dedi.

GENÇLER İŞSİZLİKLE, AİLELER BORÇLA KIVRANIYOR

Bayraktar, hangi gerekçe ile olursa olsun bir intiharın kabul edilemeyeceğini, bunun dinen de haram kılındığını ifade ederek, “Hele ki bir kişinin suçsuz günahsız sabilerin canını alması günahların en büyüğüdür. Borç ya da başka bir şey hiçbir konu böyle bir günaha vesile olamaz” ifadelerini kullandı.

Bayraktar, ekonomik krizin Türkiye’de bugünlerde hiç hissedilmediği kadar derinden hissedildiğini, Türkiye İstatistik Kurumu’nun son açıkladığı verilerin 3 gençten birinin işsiz olduğunu ortaya koyduğunu belirterek, “Ülkede gelir adaletsizliği had safhadadır. Hükümete yakın olanlar bolluk bereket içerisinde yaşamlarını sürdürürken, ihale üstüne ihale alırken, yatlardan katlardan inmezken, toplumun büyük bir kesimi ise yoksulluğun pençesinde kıvranmaktadır. Kendilerine yüzde 40 oranlarında zam yapanlar memura yüzde 3 zammı reva görürken, toplumun ruh sağlının normal olmasını kimse beklememelidir. O nedenle acil çözüm önerimiz hükümetin önce cinayetlerin altında yatan nedenleri gerçeklikleri ile kabul etmesi ve ona göre  tüm toplumu kapsayıcı, gelir adaletsizliğini giderecek şekilde bir yol haritası belirmesidir” değerlendirmesinde bulundu.